... sanat hakkında eleştirmen ya da felsefecilerin değil sanatçıların nasıl konuştuğunu duymak ve bilmek, sanatı piyasanın reklamcı, akademinin paketleyici dilinden azade olarak düşünmemizi sağlayacak en zihin açıcı ve kıymetli şeylerden biridir.
12/22 | Kitap
Ülkemizde son yıllarda sanat yayıncılığı gelişti ve yaygınlaştı. Özellikle güncel tartışmalar yürüten Graham Harman, Jacques Rancière, Boris Groys, Julian Stallabras veya Hal Foster gibi eleştirmen, düşünür ve felsefecilerin kitaplarının hızla çevrilmesi son derece önemli. Türkçe sanat yayıncılığında eksikliğini çektiğimiz şey ise, doğrudan sanatçıların yazdığı yazılar. Elbette birkaç istisna hariç: Küre Yayınları’nın yayınladığı Sanat ve Kuram adlı derleme, tarihsel avangarda odaklı İletişim Yayınları’nın Sanat Hayat dizisinden ve diğer yayınevlerinden çıkan sanatçı manifestoları, Paris Yayınevi’nden çıkan Hugo Ball’un meşhur Zamanın Dışına Kaçış’ı ve muhtemelen şimdi aklıma gelmeyen, orada burada parça parça, gerektiği kadar çevrilerek yayınlanmış sanatçı yazıları. Oysa kendi ya da başkasının sanatı, ya da genel olarak sanat hakkında eleştirmen ya da felsefecilerin değil sanatçıların nasıl konuştuğunu duymak ve bilmek, hani eğer en vazgeçilmez değilse, kesinlikle, sanatı teorik bulanıklıklardan, piyasanın reklamcı, akademinin paketleyici dilinden azade olarak düşünmemizi sağlayacak en zihin açıcı ve kıymetli şeylerden biridir. Çevrimiçi ve ücretsiz ulaşılabilen, biri Arter (Haacke Yazıları) diğeri Salt (Özer Kabaş Yazıları) tarafından e-kitap olarak yayınlanmış iki yayın (ilginç bir şekilde iki sanatçının da benzer teorik düşüncelere atıfta bulunduğunu belirtelim), “saf” diye niteleyeceğim bu özel sanat dilini hatırlatıyorlar.
Türkiye’de, sanat konusunda düşünürken -biraz da sanatçılarımızın yazmamasından- ister istemez eleştirmen ve felsefecilerin teorik jargonunun filtresine mecbur kalmaktayız. Kendi adıma Allan Kaprow’un Essays on the Blurring of Art and Life’ını okuduğumda dilinin yalınlığına, karmaşık ve ağır gözüken sanat/hayat meseleleri üzerine konunun göbeğinden son derece sarih bir biçimde söz almasına hayran kalmıştım. Birebir kendi ağzından konuşan ve doğrudan maddi, fiziksel, deneyimsel olandan süzülmüş sanatsal dert ve kavramlardan -bugün bize fazla iddialı ya da naif gelecek- “hayatın anlamı” gibi felsefi konulara geçebilmesi son derece etkileyiciydi. Bir sanatçı nasıl düşünür? Elinde olan araçlar hangileridir? Nereden, nasıl yola çıkar ve nasıl çalışır? Sanatçı yazıları olmadan bunları öğrenemeyiz; açıkçası bunları bilmediğimizde de sanat hakkında felsefeden veya sosyal bilimlerden devşirilmiş düşüncelerimiz güdük kalacaktır. Sanatçı yazılarına kendine özgü sanatsal, edebi ve felsefi bir tür olarak daha çok ilgi gösterilmesi ve değer verilmesi dileğiyle!
Çalışma Koşulları: Hans Haacke Yazıları, haz.: Alexander Alberro, çev.: Zeynep Baransel, Arter e-Kitap.
Sentez ve Montaj: Özer Kabaş Yazıları, haz.: Tuğçe Kaplan, Vasıf Kortun, Sezin Romi, Salt e-Yayın.
* Yazarlar, çevirmenler ve editörlerden, sene içinde yeni baskısıyla yayımlanmış, akıllarında, not defterlerinde, hayatlarında iz bırakmış kitaplara dair notları içeren, Aralık 2022'de yayımladığımız Punctum Soruşturma'nın tamamını okumak için tıklayınız.
Comments