top of page



Kazuo Ishiguro Gibi Bir Çağdaş
Ishiguro devasa bir resim üzerinde çalışan bir ressam gibi. Resmin heybetli, yayılıp genişleyen tarzı bir katedralin tavanını ya da duvarlarını kaplayabilir. Uçsuz bucaksız bir zaman ve muazzam bir enerji isteyen tek bir eser. Hayat boyu sürecek bir iş. Birkaç yılda bir, bu resmin bir kısmını tamamlıyor ve bize gösteriyor.
Haruki Murakami


Yumruk Gibi Dizeler: Ana Sobral ve Sandro Zanetti ile Söyleşi *
Hip hop anlatısal bir sanat biçimi, başka pop müzik türlerinden ayrıldığı nokta da bu. Biçimsel olarak hip hop metinleri, örneğin Homeros’un büyük destanlarıyla birçok benzerliğe sahip.
Punctum Dergi


Roland Barthes ile Mülakat (1973)
"Ben haz üzerine mevcut kanaat olduğunu düşündüğüm şeyi aldım diyelim, bu aslında daha ziyade edebiyat hazzına, metnin hazzına -kabaca söylersek- bir tür gerici bağlam yükler, şahsen ben bir sağ ve bir sol olduğuna inanıyorum, hatta kültürde, edebiyatta bile var bu, benim yapmak istediğim şey aslında onu kitabımın hakiki anlamı kılmak."
Roland Barthes


Becker'in Le Trou'su üzerine notlar
Kont’lar ve Vikont’ların infazları seyretmek için saraylarda kiraladıkları hususi pencereleri vardır. İnfaz günü geldiğinde yüzlerinde maskeyle pencerelerinde yer alırlar.
Övünç Demiray


Shakespeare'den nefret etmeyi neden bıraktım?
Shakespeare’in müstehcenliği benim için çok önemli bir hale gelmişti, çünkü müstehcenlik cazın unsurlarından biriydi; ve caz benim yalnızca Zenciler arasında deneyimlediğim ve daha sonra utanmam gerektiği öğretilen, Amerikalıların çoğunun kaybettiği; bedene dair muazzam, sevgi dolu ve gerçekçi bir saygıyı ve bedenin içerdiği o dile dökülemeyecek gücü ortaya çıkarmıştı.
James Baldwin


Temsilin Zamanından Arzunun Zamanına
Şimdinin eskatolojisi gelecek fikrinin kötürümselleştirilmesidir. Dramatik yapıda zamanın niteliğinden söz ederken Goethe, “gelecek yokluğu kötülüktür” demişti; değişime uğrayan metinlerin zamanı hakkında konuşurken ise Heiner Müller, “gelecek sevgisi nekrofilidir” diyecektir.
Süreyya Karacabey


Kritiği Değiştirmek: Orhan Koçak’ın Orhan Pamuk’u
Romancı ile edebiyat eleştirmeni arasındaki ilişkiyi bir köle efendi diyalektiğine yerleştirdiğimizde bu boyut eleştiriyi ve kurmacayı nasıl tahrif eder? Burada tahrifatı bir tür poiesis, büyülü bir işlem ya da kurtarılmaya değer malzemenin işaretlenişi biçiminde de düşünmeli.
Cana Bostan


''Biz, Halk'': Toplanma Özgürlüğü Üzerine Düşünceler
“Biz” olan halk kendini temsil etmekten daha başka bir şey yapar, kendini halk olarak kurar; bu kendini yaratma ya da kendini kurma eylemi herhangi bir temsil biçimiyle aynı şey değildir.
Judith Butler


Kafka’nın Akademi için bir Rapor'unda Dönüşüm
Bilindiği gibi, Kafka’nın eserlerinde fiili dünyada varolan yer ve kişi adlarına veya yaşanmış olaylara doğrudan atıflara hemen hiç rastlanmaz. Fakat bu istisnai parçada RotPeter’ı yakalayıp Avrupa’ya getiren sömürge şirketi, yirminci yüzyıl başında Almanca konuşulan dünyada ve Amerika’da adı hemen herkesçe bilinen Hagenbeck şirketidir.
Emine Ayhan


Popülizmi Düşünmek: Halkın bir geleceği var mı?
Bugün, bir sözcük her yerde zafer kazanıyor, adalet sözcüğü. Adalet teorileriyle birlikte hem genel popüler duyguda hem siyaset felsefesinde. Ama eşitliğin gerçek dilini de yeniden konuşmaya ihtiyacımız var.
Pierre Rosanvallon


hayat kuru, hayat kurak
Bir sinema filmine nasıl bağlanılır diye sorulsa, sözü edilen filmin insanın ruhunda açtığı müzikal gamla bağ kurulur, derdim. O özgün gam, başka bir eserde yeni bağlamları rezone edecek kadar kuvvetli olduğunda, bir film anıya dönüşebilir. Sinemanın en belirleyici kipliği deneyimsel geçirgenlik taşıması. İzlemeyi deneyime vardıran etki de bu geçirgenlikten geliyor.
Sema Kaygusuz


Halkın İkili Kimliği* / Bir Halk Nedir?**
Bizim çağımız, dışlanmışların halkını kökten biçimde elemek suretiyle, halkı bölen yarılmayı doldurma yönündeki -yatıştırılamaz ve yöntemsel- bir teşebbüsten başka bir şey değildir.
Giorgio Agamben


İki Köpeğin Anlatılmamış Hikâyesi*
Lévinas’ın gözünde Bobby, insanın dünyayı cehenneme çevirdiği somut gerçeklikte, hâlâ insan aklına duyulan güveni ve saygıyı vurgulayan bir felsefi yaklaşımın son neferiydi. Hitler’in gözünde ise Blondi, insandaki merhamet duygusunu küçümseyip, ondaki hayvani mücadeleci içgüdüyü yücelten bir ideolojinin gürbüz ve kuvvetli savunucusuydu.
Elis Şimşon


Thomas Pynchon’ın Anagramları: “Entropi” Öyküsündeki İsimlendirmelere Dair Bir Tez
öyküde çeşitli sebeplerle ABD’ye göç etmek zorunda kalmış göçmen kitlelerinin dört beş dilin aynı anda konuşulduğu, diller arası geçişin doğallıkla yapıldığı polyglot partilerinden bahsedilir. Yeni katılan misafirler bu çokdilli sohbetlere dahil olamadıklarında bir biçimde dışlanır, bu çokdilli vatandaşlar tarafından görmezden gelinirler.
Yasin Karaman


Kanlı Bir Mesele Olarak Felsefe
Filozof ölmeyi tercih ettiğinde –inançlarıyla tutarlılık meselesi olarak öldüğünde– felsefe neşvünema bulur. Sokrates’in ölümü, muazzam tesirleri olan gelecek kuşakların önünü açmıştır; ki yazılı bir eserin yokluğunda az buz bir mucize değildir bu.
Costica Bradatan


Ahmaklığa Dair
Böylece, ahmaklığın muhtemelen doğuştan gelen bir kusur olmadığını, fakat insanların kendi kendilerini ahmak yerine koydukları veya başkalarının bunu yapmasına izin verdikleri muayyen koşullarda ortaya çıktığı izlenimi ediniriz.
Dietrich Bonhoeffer


Masumiyet Müzesi
Bir aşk hikâyesinin güzergâhındaki eşyalardan oluşan koleksiyonun kataloğu, çağdaş edebiyatın ve çağdaş sanatın kesişimindeki bu müze-romanda sergileniyor. Müzedeki vitrinler Orhan Pamuk'u sadece eserin yazarı olarak değil, kurgusal bir ressam, bir istifçi, bir koleksiyoner hatta gitgide romanın kahramanı şeklinde ağırlıyor.
Punctum Dergi


Bir Kitabın İlk Cümlesi
Cümle yalnızca zihinde değil, bedende de yaşar. Moran, bir cümlenin nefesin ritmine göre uzayıp kısaldığını hatırlatır. Noktalar, virgüller, duraklamalar, hepsi solunumla ilgilidir. Yazmak, bedensel bir tempoyu bulmaktır; parmakların, gözlerin, akciğerlerin ortak hareketi. Bu yüzden iyi yazı nefes alır.
Luna Moses


Şeyler Çağının Sonu
"Ötekinin ortadan kayboluşu, akıllı telefonun bizi yalnızlaştırmasının ontolojik sebebidir. Biz bugün tam da yalnız olduğumuz için bu kadar aşırı ve zorlayıcı şekilde iletişim kurmaktayız. Fakat hiper-komünikasyon boşluğu doldurmaz. Yalnızca yalnızlığı derinleştirir; çünkü onda ötekinin mevcudiyeti eksiktir."
Barış Açar


Hayat Bilgeliği Kılavuzu ve Akıllı Yaşama Sanatı
İnsanın maharetinin de izzetinin de miyarı fazilettir, kısmet değil. Varlıklar arasında bir tek fazilet kendiyle kayyumdur. Onun sayesindedir ki kişinin hayatında daim olur sevgi, öldükten sonra da hatırası kalır baki.
Baltasar Gracián


Yalnızlık Zamanında Aşk
Punctum Kitap Kulübü'nde 15 Ekim'de (online) Yalnızlık Zamanında Aşk'ı konuşuyoruz. Cinsellik sadece doğal, biyolojik bir ihtiyaç mıdır? Dürtü, arzu, cinsellik ve aşk arasında nasıl bir ilişki vardır? Psikanaliz, felsefe ve antropolojiin kesiştiği bu okumaya davetlisiniz.
Murat Erşen


Gelmekte Olan Sinema ya da Yılmaz Güney’i Dekolonize Etmek
Yeşilçam’a, Türk sinemasına, Türklüğe ve Türkiye’ye politik ve estetik olarak sığmayan, oradan taşan Yılmaz Güney ve sinemasını Kürd sineması içerisinde nasıl konumlandırabiliriz?
Sebahattin Şen


“Cor tuum nondum est totum tuum”: Loveable Üzerine
“Bir vaattir bu. (...) Vaat geleceği ne öngörebilir ne de temin edebilir; bir gün seni artık sevmeyecek olmam pekâlâ mümkündür ve bu ihtimal aşktan sökülüp alınamaz, bilakis aşka içkindir. Söz tam da bu ihtimale karşı ancak aynı zamanda bu ihtimalle birlikte verilmiştir.”
Büşra Özcan
![Jean-Luc Nancy’nin Noli me Tangere Metni ve Dokunma[ma]nın İkonografisi](https://static.wixstatic.com/media/893e19_b59bf8bf8cff4f0dbdf59adb5c15576e~mv2.png/v1/fill/w_250,h_250,fp_0.50_0.50,q_35,blur_30,enc_avif,quality_auto/893e19_b59bf8bf8cff4f0dbdf59adb5c15576e~mv2.webp)
![Jean-Luc Nancy’nin Noli me Tangere Metni ve Dokunma[ma]nın İkonografisi](https://static.wixstatic.com/media/893e19_b59bf8bf8cff4f0dbdf59adb5c15576e~mv2.png/v1/fill/w_305,h_305,fp_0.50_0.50,q_95,enc_avif,quality_auto/893e19_b59bf8bf8cff4f0dbdf59adb5c15576e~mv2.webp)
Jean-Luc Nancy’nin Noli me Tangere Metni ve Dokunma[ma]nın İkonografisi
Nancy’nin Noli me Tangere anlatısı bağlamında özellikle istisna olarak tanımladığı durum, İsa’nın dirilmiş [kaldırılmış] bedenine yönelik dokunma eylemini kasten uzak tutmasıdır: “Dokunulmaması gereken, dirilmiş bedendir”
Serap Yüzgüller


Baudrillard'ın Tekil Nesneleri
Mimarlığın, sorunlarını felsefe dolayımıyla düşünmeye başlamasından ziyade eskiden felsefe adıyla anılan şey, sorunlarını mimarlık dolayımıyla düşünmeye başladı. Bu da kaçınılmaz olarak zamanımızın en önemli düşünürlerinden bazılarını (Roland Barthes, Michel Foucault, Jacques Derrida ve Fredric Jameson) mimarlık sorunları üzerine kafa yormaya yöneltti.
K. Michael Hays


İsimler *
"Bir romanda isimler asla tarafsız değildir. Daima bir şeye işaret ederler, hatta işaret edilen doğrudan doğruya aleladelik bile olabilir. Komedi yazarları, hiciv yazarları veya didaktik yazarlar adlandırmalarında coşarcasına yaratıcı veyahut kör göze parmağım alegorik olmanın bedelini göze alabilirler."
David Lodge


Gilbert Simondon: Bireyleşme Felsefesi
Simondon Nietzsche’nin iddia ettiği gibi, her anlamda “tehlikeli belki”nin düşünürüdür. Yarım asrı aşan gecikme başka türlü anlaşılamaz.
Hüsamettin Çetinkaya


Canavarlar Üstüne Tezler
Şimdiye kadar var olan bütün toplumların tarihi, canavarların tarihidir. Homo sapiens, aklın rüyası olarak canavarları getirir dünyaya. Canavarlar sayrılık değil; semptomlar, teşhisler, görkemler, oyunlar ve dehşetler demektir.
China Miéville


Beckett, Birkaç Karşılaşma
“Dünyada geçireceğimiz zaman onu kendimizden başka bir şey için kullacak kadar uzun değil.” Bir şairin bu sözü dış güdümlü, tali, başka olmayı reddeden herhangi birine tatbik edilebilir. Beckett ya da dengi görülmemiş kendi olma sanatı.
Emil Cioran


Dehşetin Yoksunluğuna Değinmek
Karasu’nun “Azınlık- Azınlıklar Bir Çözümleme Denemesi” başlıklı yazısının bir uzlaşı talep ettiğini dilinin politik görünümleri yoluyla göstermeye çalışacağım. Psikolojizmden uzaklaşarak ve modernitenin epistemolojik aygıtı olan tarih kavramına bakarak(...)
Bartu Şanlı


Mantıksızlığın Estetiği: Quentin Dupieux Sineması
Quentin Dupieux, absürdizm ve sürrealizmi birbirine katıştırarak, günümüz dünyasının kaotik, anlamsız ve kendi yeni anlamsızlıklarını icat eden doğasını yansıtan, oldukça özgün bir yerde konumlanan bir estetik sunmaktadır.
Mustafa Eyigün


Hafızanın Mitolojik Anlamları *
Evrenin ayrılmaz bir parçası olan “geçmiş”i keşfe çıkmak varlığın derinliklerinde saklananları keşfe çıkmaktı. Mnēmosynē’nin şarkısında anlattığı hikâyede tecelli eden batıni âlemin ve doğaüstünün coğrafyasıydı.
Jean-Pierre Vernant


Hayatta Kalmak: Metot
Hakikat infial uyandırır. Ama hakikat olmadan hiçbir şeyin değeri yoktur. Dünyaya dürüst ve saf bir bakış başlı başına bir şaheserdir. Dertlendiğin konularda dümdüz hakikati söyle; yalınkat gerçeği söyle, ne az ne çok. Mutluluktan korkma; çünkü yok.
Michel Houellebecq


Auerbach’ın Mimesis Tarihi Üzerine
Geleneksel formların ihlal edildiği anlar / uğraklar, alternatif ilkelerin yeni formülasyonu, yeni bir başlangıç, kişisel konuşma, edebi konuların değişmesi… Bunun sonucunda “insan gerçekliğinin ortak ve çok yönlü dünyasına” ilişkin yeni bir bakış açısı ve yeni bir ton ortaya çıkar: “Modern edebiyatta taklit tekniğiyle, tipi ve toplumsal konumu ne olursa olsun herhangi bir karakter ciddi, problematik ve trajik bir anlayışla ele alınabilir.”
Gunter Gebauer & Christoph Wulf


Arşiv Humması
Arşivler işte böyle, bu yer tayininde, bu ev hapsinde yer bulur. Konut, arşivlerin ev hapsinde tutulduğu bu yer, özelden kamuya kurumsal geçişi belirtir ama bu her zaman gizliden gizli olmayana geçiş anlamına gelmez. Bir ev, Freudların son evi bir müze haline geldiğinde olan da budur: bir kurumdan diğerine geçiş.
Jacques Derrida


Kitapkoliklik: Edebi Bağımlılık *
Bibliyofil kitaplarını nasıl seçeceğini bilir, onları çeşitli testlere tabi tuttuktan sonra kitap üstüne kitap ekler. Bibliyoman ise onlara bazen hiç bakmadan hepsini üst üste yığar. Bibliyofil kitaba değer verirken, bibliyoman onu tartar veya ölçer.
Tom Raabe


Külkedisi Masalının Ters Yüz Edilişi
Külkedisi masalında, Cinderella’nın üvey kız kardeşlerinin, kapı kapı dolaşan prensin testini geçmek ve ayakkabıyı giyebilmek için ayaklarının bir kısmını kesmesi çarpıcı bir ayrıntıdır. Fakat bu sarsıcı kısım masalın Charles Perrault versiyonunda bulunmaz.
Orçun Güzer


Bir Kitaplık Nasıl Düzenlenir? *
Bir kitaplığın nasıl düzenleneceği oldukça metafizik bir konudur. Kant’ın bu konuya kısa bir inceleme hasretmemiş olması şaşırtıcıdır... Aby Warburg tarafından formüle edilen ve uygulanan iyi komşu kuralı altın kural olmaya devam ediyor.
Roberto Calasso


Bir Sanatçı Nasıl Düşünür? Haacke'nin ve Kabaş'ın Yazıları
... sanat hakkında eleştirmen ya da felsefecilerin değil sanatçıların nasıl konuştuğunu duymak ve bilmek, sanatı piyasanın reklamcı, akademinin paketleyici dilinden azade olarak düşünmemizi sağlayacak en zihin açıcı ve kıymetli şeylerden biridir.
Burak Delier


Alacakaranlık'ı Tarihselleştirmek
Alacakaranlık, sürgün-içinde bir metindir. İmkânlarla beraber ihtimallerin azaldığı bir dünyanın çemberine alınmıştır. Modern/kapitalist kent yaşamı, her geçen gün görünümünü temellerini sarsmayacak düzeyde değiştirmektedir. Kapitalizme içkin çelişkinin bir parçasıdır bu(...)
Bartu Şanlı


Bir Metro Haritası Olarak Tractatus
Gál'ın Tractatus'unun yirmi yedi bölümü Burger'ınkinden hem daha iyimser hem de soyut, daha kompakt ve kapsam olarak daha geniştir ve tüm bu açılardan adını aldığı esere daha yakındır.
Ryan Ruby


''Bir Hikâye Anlatmak''
... hikâyelerin edebiyatta olup olmaması beni gerçekten ilgilendirmiyor. Samimi olmam gerekirse, bu hayat yaşandığı ve ben de onda bir tür anlam gördüğüm için onu korumak isterim, kaybolmasın diye, unutulmasın diye. İster şehir hayatına oturtulsunlar ister köy hayatına, aslında hikâyeler sonlarında başlar, yani hayatta.
John Berger & Susan Sontag


Editörün Yazar Olarak Portresi
Punctum Söyleşileri'nde konuğumuz İshak Reyna. ''Editörün Yazar Olarak Portresi'' başlıklı söyleşinin moderatörlüğünü Oğuz Tecimen üstlenecek. Yazarın, Tuşların Kardeşliği, Azınlık ve Kitapların Yolculuğu eserleri ile diğer deneme ve derlemelerinden hareketle edebiyat, eleştiri, otobiyografik kurmacalar ve profesyonel okurluk gibi temalara uzanan bir sohbete eşlik edeceğiz.
Punctum Dergi


“Popüler” Nedir? Kemal Sunal’ın Sonuncu Rolü
... Kemal Sunal kendinde bulduğu bu yüzü oynadı. Öyle ki tüm Kemal Sunal filmlerinin adeta Sunal’ın yüzünü, jest ve mimiklerini tekrarlamak gibi basit bir nedenle çevrildiğini söyleyebiliriz. Hatta tüm filmlerinin Kemal Sunal’ın yüzü tarafından yazıldığını ve oynandığını.
Mahmut Mutman


Afşin Kum ile Söyleşi: Yerli Bilimkurgu
Punctum Söyleşileri’nde konuğumuz, yazar Afşin Kum’du. Romancıyla ''Sıcak Kafa'' ve ''Kübra'' kitaplarından hareketle fantastik ve bilim kurgu öğelerinin Türkçedeki imkânlarını tartıştık. Moderatörlüğünü Murat Erşen’in üstlendiği söyleşide kıyamet-sonrası evren tahayyüllerinden zaman kavramına ve absürdizmin dinamiklerine uzanan bir sohbete eşlik ettik.
Punctum Dergi


Televizüel İmgeler, Montaj ve “Muhtelif Haberler”
Sinemanın aksine, televizyon olan biteni şimdiki zamana indirger, en azından geleneksel kullanımıyla. Ama bir farkla, imkânsız olarak olup bitmiş olanın “nasıl imkân dahilinde olduğunu” yani “inanılmazlığını” bir kez daha düşündürerek ve onu kendi (düşünsel) gücünden yoksun kılarak.
İpek Gürkan


Yazarlar Neden Yazar?
Orwell’in makalesi kısaca her bir saiki sırayla özetler. İlki, Orwell'in “zeki görünme, hakkında konuşulma, ölümden sonra hatırlanma arzusu" olarak tanımladığı “katıksız egoizm”dir. Kimsenin yazma motivasyonunun bu olduğu sonucuna varmak isteyeceğinden emin değilim, öyle olsa bile.
David Beer


Tekrar Tekrar Okudum!
Yazar, editör ve çevirmenlere tekrar okudukları eserleri sorduk. Tekrarın yatıştırıcı doğasına bazen de tekrara düşmenin metni sönümleyen işleyişine ilişkin pasajlar geldi.
Punctum Dergi
bottom of page




