top of page


"Eşsiz Kitaplar"
Özellikle 3. Dünya ülkelerinde “bir kültürün ana hatlarını çizebilmek için ülkenin akademik profilinden önce yayıncılığın durumuna bakmak gerekir.” Calasso’nun bu saptamasının bizim açımızdan teyidini, o dönem kurulan Ayrıntı, Metis, Can, İletişim gibi yayınevlerinin Türkiye’nin entelektüel hayatını önemli ölçüde belirlemiş olmasında bulabiliriz.
Deniz Uslu


Mantıksızlığın Estetiği: Quentin Dupieux Sineması
Quentin Dupieux, absürdizm ve sürrealizmi birbirine katıştırarak, günümüz dünyasının kaotik, anlamsız ve kendi yeni anlamsızlıklarını icat eden doğasını yansıtan, oldukça özgün bir yerde konumlanan bir estetik sunmaktadır.
Mustafa Eyigün


Hafızanın Mitolojik Anlamları *
Evrenin ayrılmaz bir parçası olan “geçmiş”i keşfe çıkmak varlığın derinliklerinde saklananları keşfe çıkmaktı. Mnēmosynē’nin şarkısında anlattığı hikâyede tecelli eden batıni âlemin ve doğaüstünün coğrafyasıydı.
Jean-Pierre Vernant


Felaket Körlüğü ve Zamanın Kaybı Üzerine
Geçmişsizlik, hakikatin hazine odası olan bilinçdışını devre dışı bırakıyor. Gerçekliği ümide doğru inşa eden dil, kaynağını yitiriyor. Böylece semptomatik zamanın yerini kaygısız politik güçler alıyor. Bunun adı felaket körlüğü.
Oğuz Alp Dedeoğlu


Hayatta Kalmak: Metot
Hakikat infial uyandırır. Ama hakikat olmadan hiçbir şeyin değeri yoktur. Dünyaya dürüst ve saf bir bakış başlı başına bir şaheserdir. Dertlendiğin konularda dümdüz hakikati söyle; yalınkat gerçeği söyle, ne az ne çok. Mutluluktan korkma; çünkü yok.
Michel Houellebecq


Kazuo Ishiguro Gibi Bir Çağdaş
Ishiguro devasa bir resim üzerinde çalışan bir ressam gibi. Resmin heybetli, yayılıp genişleyen tarzı bir katedralin tavanını ya da duvarlarını kaplayabilir. Uçsuz bucaksız bir zaman ve muazzam bir enerji isteyen tek bir eser. Hayat boyu sürecek bir iş. Birkaç yılda bir, bu resmin bir kısmını tamamlıyor ve bize gösteriyor.
Haruki Murakami


Auerbach’ın Mimesis Tarihi Üzerine
Geleneksel formların ihlal edildiği anlar / uğraklar, alternatif ilkelerin yeni formülasyonu, yeni bir başlangıç, kişisel konuşma, edebi konuların değişmesi… Bunun sonucunda “insan gerçekliğinin ortak ve çok yönlü dünyasına” ilişkin yeni bir bakış açısı ve yeni bir ton ortaya çıkar: “Modern edebiyatta taklit tekniğiyle, tipi ve toplumsal konumu ne olursa olsun herhangi bir karakter ciddi, problematik ve trajik bir anlayışla ele alınabilir.”
Gunter Gebauer & Christoph Wulf


Thomas Pynchon’ın Anagramları: “Entropi” Öyküsündeki İsimlendirmelere Dair Bir Tez
öyküde çeşitli sebeplerle ABD’ye göç etmek zorunda kalmış göçmen kitlelerinin dört beş dilin aynı anda konuşulduğu, diller arası geçişin doğallıkla yapıldığı polyglot partilerinden bahsedilir. Yeni katılan misafirler bu çokdilli sohbetlere dahil olamadıklarında bir biçimde dışlanır, bu çokdilli vatandaşlar tarafından görmezden gelinirler.
Yasin Karaman


Arşiv Humması
Arşivler işte böyle, bu yer tayininde, bu ev hapsinde yer bulur. Konut, arşivlerin ev hapsinde tutulduğu bu yer, özelden kamuya kurumsal geçişi belirtir ama bu her zaman gizliden gizli olmayana geçiş anlamına gelmez. Bir ev, Freudların son evi bir müze haline geldiğinde olan da budur: bir kurumdan diğerine geçiş.
Jacques Derrida


Kitapkoliklik: Edebi Bağımlılık *
Bibliyofil kitaplarını nasıl seçeceğini bilir, onları çeşitli testlere tabi tuttuktan sonra kitap üstüne kitap ekler. Bibliyoman ise onlara bazen hiç bakmadan hepsini üst üste yığar. Bibliyofil kitaba değer verirken, bibliyoman onu tartar veya ölçer.
Tom Raabe


Külkedisi Masalının Ters Yüz Edilişi
Külkedisi masalında, Cinderella’nın üvey kız kardeşlerinin, kapı kapı dolaşan prensin testini geçmek ve ayakkabıyı giyebilmek için ayaklarının bir kısmını kesmesi çarpıcı bir ayrıntıdır. Fakat bu sarsıcı kısım masalın Charles Perrault versiyonunda bulunmaz.
Orçun Güzer


Bir Kitaplık Nasıl Düzenlenir? *
Bir kitaplığın nasıl düzenleneceği oldukça metafizik bir konudur. Kant’ın bu konuya kısa bir inceleme hasretmemiş olması şaşırtıcıdır... Aby Warburg tarafından formüle edilen ve uygulanan iyi komşu kuralı altın kural olmaya devam ediyor.
Roberto Calasso


Alacakaranlık'ı Tarihselleştirmek
Alacakaranlık, sürgün-içinde bir metindir. İmkânlarla beraber ihtimallerin azaldığı bir dünyanın çemberine alınmıştır. Modern/kapitalist kent yaşamı, her geçen gün görünümünü temellerini sarsmayacak düzeyde değiştirmektedir. Kapitalizme içkin çelişkinin bir parçasıdır bu(...)
Bartu Şanlı


Bir Metro Haritası Olarak Tractatus
Gál'ın Tractatus'unun yirmi yedi bölümü Burger'ınkinden hem daha iyimser hem de soyut, daha kompakt ve kapsam olarak daha geniştir ve tüm bu açılardan adını aldığı esere daha yakındır.
Ryan Ruby


''Bir Hikâye Anlatmak''
... hikâyelerin edebiyatta olup olmaması beni gerçekten ilgilendirmiyor. Samimi olmam gerekirse, bu hayat yaşandığı ve ben de onda bir tür anlam gördüğüm için onu korumak isterim, kaybolmasın diye, unutulmasın diye. İster şehir hayatına oturtulsunlar ister köy hayatına, aslında hikâyeler sonlarında başlar, yani hayatta.
John Berger & Susan Sontag


“Popüler” Nedir? Kemal Sunal’ın Sonuncu Rolü
... Kemal Sunal kendinde bulduğu bu yüzü oynadı. Öyle ki tüm Kemal Sunal filmlerinin adeta Sunal’ın yüzünü, jest ve mimiklerini tekrarlamak gibi basit bir nedenle çevrildiğini söyleyebiliriz. Hatta tüm filmlerinin Kemal Sunal’ın yüzü tarafından yazıldığını ve oynandığını.
Mahmut Mutman


Televizüel İmgeler, Montaj ve “Muhtelif Haberler”
Sinemanın aksine, televizyon olan biteni şimdiki zamana indirger, en azından geleneksel kullanımıyla. Ama bir farkla, imkânsız olarak olup bitmiş olanın “nasıl imkân dahilinde olduğunu” yani “inanılmazlığını” bir kez daha düşündürerek ve onu kendi (düşünsel) gücünden yoksun kılarak.
İpek Gürkan


Kritiği Değiştirmek: Orhan Koçak’ın Orhan Pamuk’u
Romancı ile edebiyat eleştirmeni arasındaki ilişkiyi bir köle efendi diyalektiğine yerleştirdiğimizde bu boyut eleştiriyi ve kurmacayı nasıl tahrif eder? Burada tahrifatı bir tür poiesis, büyülü bir işlem ya da kurtarılmaya değer malzemenin işaretlenişi biçiminde de düşünmeli.
Cana Bostan


''Biz, Halk'': Toplanma Özgürlüğü Üzerine Düşünceler
“Biz” olan halk kendini temsil etmekten daha başka bir şey yapar, kendini halk olarak kurar; bu kendini yaratma ya da kendini kurma eylemi herhangi bir temsil biçimiyle aynı şey değildir.
Judith Butler


Popülizmi Düşünmek: Halkın bir geleceği var mı?
Bugün, bir sözcük her yerde zafer kazanıyor, adalet sözcüğü. Adalet teorileriyle birlikte hem genel popüler duyguda hem siyaset felsefesinde. Ama eşitliğin gerçek dilini de yeniden konuşmaya ihtiyacımız var.
Pierre Rosanvallon
bottom of page